İsmet ÜNAL

Tarih: 31.12.2025 09:02

Türkiye'nin Stratejik Özerklik Süreci: Çok Boyutlu Bir Dönüşüm

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye'nin Stratejik Özerklik Süreci: Çok Boyutlu Bir Dönüşüm

Yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya adeta kabuk değiştiriyor. Küresel güç dengeleri yerinden oynuyor, her köşede yeni bir kriz patlak veriyor ve uluslararası sistem belirsizlik rüzgarlarıyla savruluyor. İşte bu fırtınalı denizde Türkiye, artık sadece başkalarının çizdiği rotada ilerleyen bir ülke değil, kendi pusulasını eline alan, kendi yolunu çizen bir dev haline gelmiştir. Bu yolculuğun adı stratejik özerkliktir ve bu büyük dönüşümün arkasında sarsılmaz bir siyasi irade ile Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliği yatmaktadır.

Stratejik özerklik dediğimiz kavram, aslında bir milletin kendi kaderini tayin etme kudretidir. Dış politikadan güvenliğe, savunmadan ekonomiye kadar her alanda, kimseden icazet almadan sadece ve sadece milletimizin çıkarlarını gözeterek karar verebilmektir. Biz artık eski Türkiye'nin o pasif bekleyişlerini geride bıraktık. Sadece müttefiklerimizin ne dediğine bakmak yerine, kendi imkan ve kabiliyetlerimizi inşa etme yolunu seçtik. Bu sadece askeri bir hamle değil; diplomatik, ekonomik ve teknolojik bir tam bağımsızlık mücadelesidir.

Savunma sanayiinde yazdığımız destan, bu mücadelenin en somut nişanesidir. Bayraktar TB2, Akıncı, Anka, Hürjet, Altay tankı ve denizlerin hakimi TCG Anadolu gibi projelerimizle dışa bağımlılık zincirlerini birer birer kırdık. Bugün Türkiye, silah alan değil, dünyanın dört bir yanına teknoloji ihraç eden bir güçtür. Libya'da, Karabağ'da ve Suriye'de attığımız kararlı adımlar, Türkiye'nin sadece masada değil, sahada da oyun kurucu olduğunu dosta düşmana ilan etmiştir. Milli İstihbarat Teşkilatımızın sınır ötesindeki nokta operasyonları, güvenlik mimarimizin artık ne denli güçlü ve etkili olduğunu ispatlamıştır.

Diplomaside ise tek bir merkeze bağlı kalmadan, çok yönlü ve çok katmanlı bir anlayışı benimsedik. NATO üyesi bir ülke olarak aynı zamanda Rusya'yla, Çin'le, Körfez ülkeleriyle, Afrika ve Orta Asya ile bağlarımızı kuvvetlendirdik. Tahıl Koridoru Anlaşması ile dünyayı büyük bir gıda krizinden kurtaran, arabuluculuk rolüyle barışın adresi olan bir Türkiye var artık. Biz sadece krizleri izlemiyoruz, krizleri çözen ve dengeyi kuran aktör olarak öne çıkıyoruz.

Ekonomik ve enerji bağımsızlığımız için de büyük bir gayretin içindeyiz. Karadeniz'de bulduğumuz doğal gaz, Doğu Akdeniz’deki kararlı duruşumuz ve yenilenebilir enerji yatırımlarımız, yarınlarımızın teminatıdır. Milli ekonomi modelimizle yerli üretimi şaha kaldırırken, toplumsal dayanıklılığımızı da en üst seviyeye çıkardık. 15 Temmuz hain darbe girişimi, küresel pandemi ve ekonomik saldırılar karşısında dimdik duran milletimiz, güçlü liderlik ve kurumsal reflekslerimiz sayesinde her krizden daha da güçlenerek çıkmayı başarmıştır.

Bugün Türkiye, dünya beşten büyüktür haykırışıyla sadece kendi hakkını değil, tüm mazlumların hukukunu savunan küresel bir vicdan haline gelmiştir. Artık edilgen, kararları başkaları tarafından verilen bir ülke değiliz; biz tarihin akışına yön veren, yeni bir dünya düzeninin kapılarını aralayan bir ülkeyiz. Liderimizin kararlılığı ve milletimizin duasıyla, bu stratejik özerklik yolculuğunda Türkiye yüzyılını hep birlikte inşa etmeye devam edeceğiz.

Yazar: İsmet Ünal

Stratejik özerklik nedir, Türkiye savunma sanayii başarıları, Recep Tayyip Erdoğan liderliği, Türkiye dış politikası, İsmet Ünal, Milli teknoloji hamlesi, Türkiye enerji bağımsızlığı, Küresel güç Türkiye, Yerli savunma sistemleri, Türkiye yüzyılı vizyonu,


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —