İsmet ÜNAL

Tarih: 17.11.2025 09:25

Yolsuzluğun Gölgesinde Bir İktidar Hayali

Facebook Twitter Linked-in

 

Yolsuzluğun Gölgesinde Bir İktidar Hayali: Ekrem İmamoğlu Ve Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki Çürümenin Anatomisi

 

Türkiye siyasetinde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ne yazık ki yeni değil. Ancak son yıllarda yaşananlar, sadece bireysel çıkarların değil, bir siyasi partinin tüm yapısının bu çarkın içine çekildiğini gösteriyor. Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden itibaren başlayan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne uzanan süreç, artık sadece bir yerel yönetim meselesi değil; Cumhuriyet Halk Partisi'nin geleceğini ve Türkiye'nin siyasi ahlakını ilgilendiren bir kriz haline gelmiş durumda.

İddiaların merkezinde, rüşvet, ihale ve siyasi fonlar var. İddialara göre İmamoğlu, 2014'ten itibaren ruhsat, imar ve ihale süreçlerinden %10-15 oranında usulsüz gelir elde etti. Bu paraların bir kısmı şahsi zenginleşme için kullanılırken, diğer kısmı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde güç kazanmak ve nihayetinde cumhurbaşkanlığı adaylığına giden yolu finanse etmek için aktarıldı. Bu iddia, sadece etik değil, aynı zamanda hukuki açıdan da büyük bir skandalı işaret ediyor.

76 tanığın kimliği açık şekilde ifade verdiği ve bir kısmının etkin pişmanlıktan yararlandığı iddia ediliyor. Bürokratlar, iş insanları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışanlar konuşurken, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bu tanıkları görmezden gelerek iddiaları siyasi bir komplo olarak nitelendirmeyi tercih etti. Bu tutum, partinin etik değerlerinden ne denli uzaklaştığını gözler önüne seriyor.

Türkiye'de medya, her dönemde yolsuzluklara karşı bir duruş sergilemeye çalışmıştır. Ancak İmamoğlu'nun çevresindeki medya desteği, bu duruşu yerle bir etti. Bazı gazeteciler, televizyoncular ve sosyal medya yayıncıları, iddiaları sorgulamak yerine itibarsızlaştırmaya çalıştı. Kelime hatası gibi detaylarla iddianameyi çürütmeye çalışanlar, kamuoyunun zekasını küçümsemekten başka bir şey yapmadı.

Fatih Keleş ve Murat Ongun gibi isimlerin ifadelerinde geçen "parti artık bizde" söylemi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir siyasi araç haline getirildiğini gösteriyor. İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı hedefi için alışveriş merkezlerinde, yalı sahiplerinden ve büyük müteahhitlerden milyonlarca dolar tahsil edilmesi planlanıyordu. Bu fonun büyüklüğü 2 milyar doları buluyor. Bu, sadece bir seçim kampanyası değil; bir sermaye operasyonu. Ekrem İmamoğlu ve çevresindeki yapı, Türkiye'de siyasetin nasıl bir rant sistemine dönüştürüldüğünü gösteriyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu sürece sessiz kalması, hatta savunması, sadece bir kişinin değil, bir ideolojinin çöküşünü simgeliyor. Bu, hukuki olarak kanıtlanırsa, Türkiye'de siyasi etik adına bir milat olabilir. Ancak medya ve kamuoyu bu süreci sorgulayamazsa, çürüme daha da derinleşecektir.

Yazar: İsmet Ünal

Ekrem İmamoğlu Yolsuzluk İddiaları, CHP Çürüme, Siyasi Etik, Rant Sistemi, İBB Yolsuzluk, Cumhurbaşkanlığı Adaylığı, Rüşvet İddiaları, İsmet Ünal Köşe Yazısı, Türkiye Siyaset Ahlakı, Siyasi Fonlama


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —