Hayattaki fırsatlar bir kuş misali; Değerli Beylikdüzü Gazetesi okurları; Tatlı telaşına kapıldığımız bu hayat, kuş misali uçup giderken, bizler o kuşu avladığımızı sanan avcı misali, hayatın sırrını yakaladığımızı sanıyoruz. Aynada kendimize bakmayı bilir, çevremizde gelişen olaylardan ders almayı ve kendimizi eleştirmeyi başarabilirsek, bu sırrı yakalamış olacağız.
Günlerden bir gün Adamın biri, küçük bir kuş avladı. Kuş dile gelip avcısıyla konuştu: Benim gibi ufacık bir kuşla mı doyacaksın? Bak sana ne diyeceğim; beni salıverirsen sana üç öğüt veririm. Bunlar beni yemenden daha çok işine yarar. Adam kuşun teklifini kabul etti. Ama dedi küçük kuş, her öğüt verdiğimde yerimi değiştirmeme izin vereceksin, olur mu? Adam kuşun bu teklifini kabul etti.
Küçük kuş ilk öğüdünü söyledi: Olmayacak söze, kim söylerse söylesin, kanma!
Kuş bu öğüdü, adamın avucunda iken vermişti. Adam onu serbest bıraktı. Kuş uçtu, az ötedeki duvarın üzerine kondu.
Küçük kuş ikinci öğüdünü burada verdi: Geçip gitmiş şeye üzülme, fırsatı kaçırınca dertlenme.
Kısa bir süre sessiz kalan kuş, konuşmaya devam etti: Biliyor musun? Şu küçücük bedenimde elli gram ağırlığında bir inci var! O inci seni de çocuklarını da zengin edebilirdi; ama demek ki nasibin değilmiş, inciyi kaybettin. Yazık, eşi bulunmaz bir inciydi!
Adam, bu sözler karşısında çok şaşırdı ve üzüldü. Derdinden feryat figan etti. Kuş ona dedi ki: Sana, daha az önce, "geçmiş gitmiş şeyler için üzülme" diye öğüt vermedim mi? Madem fırsat elinden kaçtı, niçin üzülüyorsun? İkinci öğüt olarak "olmayacak söze sakın inanma" dedim. Akıllım, ben otuz gram ağırlığında bile değilken içimde nasıl elli gram inci bulunur?
Adam, bu söz üzerine kendine geldi. Haydi, üçüncü öğüdünü söyle, dedi.
Kuş alaylı bir şekilde karşılık verdi: Sanki ilk öğüdümü iyi dinledin de üçüncüsünü istiyorsun! Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak toprağa tohum saçmak gibidir.
Bu mesnevi öyküsünden herkes alacağı dersi alsın….
İnsanoğlu hayal kurmayı ve kolay yoldan işlerini halletmeyi sever. Bizler hayatımızda aklımıza ve mantığımıza uymasa da bazı sözlere duygusal olarak inanmak isteriz. Hayal kurmak olmayacak sözlere ve olaylara inanmak isteriz. Bazen aç gözlülükten bazen inanmak istediğimizden işimize veya kolayımıza geldiği için inanmak isteriz.
Her gün birçok olayla karşı karşıya kalıyoruz. Hayatta pek çok keşkelerimiz oluyor. Aslında bu da çok komik… Geçen bir saniyenin bile geri alınamadığı bu dünyada geçip gitmiş şeye üzülmenin keşke demenin bir anlamı ve mantığı yok. Biz bunları bildiğimiz halde moralimizi bozarak, geçmiş olayları dert ederek vakit harcıyoruz. Kaçırdığımız fırsatlara üzülürken kaçan fırsatların farkında olmuyoruz.
Hayatımızı üzülmek ve dertlenmek yerine önümüze, ileriye bakarak yeni fırsatlar ve imkânlar oluşturarak geçirmeliyiz. Dualarımız bile hep hatalarımız ve keşkelerimiz üzerine… Dualarımız geleceğimiz ve hatalardan ders alıp bunların daha iyisini yapmak için olmalıdır. Kadere inanmak belki de bize verilen en güzel armağan… Kadere inanan insanın keşkeleri olmaz, kaçırdığı fırsatlara üzülmesi olmaz…
Bunu en güzel özetleyen söz; “Allahım bana, değiştirebileceklerim için güç, değiştiremeyeceklerim için sabır ama en önemlisi, ikisinin arasındaki farkı anlamak için akıl nasip et.” Sözüdür. Olmadı ise vardır bir hikmeti… Oldu ise vardır bir nimeti… Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceğimizi değiştirmek elimizde… Allah’ın bize vermiş oldukları nimetlere şükredip daha iyisini daha güzelini insanlık için; gelecekte ve bugünde faydalı olmak için kullanmalıyız…
10 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe girerek, Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanılan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tekrar kutluyor, tüm basın mensuplarına görevlerinde başarılar diliyorum.
Ferdi ALTIN
Eğitimci Yazar
